17 Ağu Yeniden Özgürüz… İlk durak Bozukkale Koyu
Uzun ve yorucu bir kara bakımı macerasından sonra yeniden özgürdük ve sonunda mavi dünyamıza kavuşmuştuk. Netsel Marinadan çıkışımız akşamı bulmuştu. Dönüş rotamızda önce Bozukkale Koyu ‘na uğrayacaktık ama yorgunluk sebebiyle seyir yapacak pek halimiz yoktu. Zaten önümüzdeki birkaç gün rüzgar da sert gözüküyordu. Biz de Marmaris önlerinde demir atarak birkaç gün burada hem dinlenip kendimize gelmeye, hem de sert havanın geçmesini beklemeye karar verdik. Nisan sonu olması itibariyle Marmaris henüz boştu. Yoğun sezonda olan su sporları etkinlikleri yoktu. Bu sayede biz de alargada rahat edebildik.
Birkaç gün dinlenip kendimize geldikten sonra artık Turgut’a dönme vaktimizin geldiğini fark ettik. Çünkü iskelemize döndükten sonra da yapmamız gereken birçok işimiz vardı. Daha önce bahsetmiştim kara bakımında sadece gerekli bakımları yaptırmış, görsel bakımları yaptırmamaya karar vermiştik. Bu sebeple iskeleye dönünce bizi bekleyen işlerin arasında tik temizliği ve bakımı, kromların parlatılması, borda temizliği gibi kalemler vardı.
Sabah kahvemizi demleyip ayıldıktan sonra bastık motora ve aldık demirimizi. İstikametimiz daha önce de söylediğim gibi LorymaBozukkale Koyu idi. Marmaris’e giderken tüm rotayı tek günde gitmek durumunda kalmıştık ama dönüşte kedimiz Mia’yı çok hırpalamamak için seyri ikiye bölmeye kararlıydık.
Bozukkale Koyu ‘nun Sakinliği ve Beni Bekleyen Güzel Sürpriz
Biraz serin ama gayet keyifli bir seyirle Bozukkale koyuna girdik. Daha önceleri Bozukkale Koyu ’na gittiğimizde hep Ali Baba Restoran’ın iskelesine bağlanırdık. Bu sefer bir değişiklik yapıp bozukkale koyunun en sonundaki Loryma Beach Restoran’a bağlandık. Ali Baba’nın avantajı tepedeki kaleye çok yakın olması ve koyun en korunaklı kısmında yer alması. Loryma Beach Restoran ise koyun rüzgar alan bir kısmında yer alıyor ama çalışanları o kadar yardımcı ki; iskeleye bağlanırken ve ayrılırken bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Ayrıca mezeler ve yemekler çok lezzetli.
Bozukkale Koyu ’nu her zaman çok sevmişimdir ama bu seferki ziyaretimiz çok özel hissettirdi.
İskelede bizden başka kimse yoktu. Hatta tüm Bozukkale koyunda bizden başka tekne yoktu. Biraz teknede dinlendikten sonra yürüyüşe çıktık. Bozukkale koyu ’nu daha önce hiç görmediğimiz bir açıdan görmek ve bu kadar sakin bir Bozukkale’yi yaşamak enteresan bir deneyimdi. Çok keyif aldık.
Akşam olunca restorana geçtik. Kara bakımında Marmaris’teyken ve öncesinde de epey zamandır covid önlemleri nedeniyle tüm restoranlar kapalı olduğu için uzun bir zamandır dışarda yemek yemiyorduk. Uzun bir aradan sonra restoranda yemek yemek gerçekten ikimize de çok iyi geldi… (Özellikle bana; yemek hazırlama & sofra kurma & bulaşık yıkama derdi olmadığını düşünürsek…) Yemekten sonraysa beni bir sürpriz bekliyordu. Henüz doğum günüme iki gün vardı ama hazır açık restoran bulmuşken Fırat fırsattan yararlanıp restoran çalışanlarına doğum günümü kutlayacağımızı çıtlatmış. Onlar da çok şeker bir sürprizle bana özel bir pasta yapmışlar. Böyle bir şey hiç beklemediğim için inanılmaz şaşırdım ve çok mutlu oldum. Bu jesti asla unutmayacağım…
Ufak bir yürüyüş sonrası manzaranın ve sakinliğin tadını çıkartıyoruz.
Bozukkale – Turgut Etabı
Ertesi sabah uyanınca Bozukkale’den ayrıldık. Seyrin yaklaşık ilk bir saati hava bulutlu ama epey sakindi. Yeşilova Körfezi’ne girince iyice sakinleşti, rüzgar sıfır knot’a kadar düştü. Ama az ilerimizdeyse çizgiyle çizilmiş gibi rüzgarlı bir alan vardı. Çizginin bir tarafında sıfır rüzgar, öbür tarafındaysa (çizgiyi geçince anladık) 30 knot hava vardı. O bölgede mikro bir fırtına oluşmuştu resmen. O yaklaşık bir saatlik seyirde yelkenlerimizi camadanlı açtık ve apaz bir seyirle Atabol Burnu’na kadar gittik. Ne zaman Atabol’u döndük, işte o zaman hava yine sıfıra düştü. Yolun kalanını motorla gittik.
Canım Hisarönü’m, o kadar çok özlemişim ki seni… Yuvaya dönmüş gibi hissettim.
Ve Artık Sezon Başlasın…
İskeleye döndüğümüzde bizi bekleyen tekne işlerine başladık. İlk iş tekneyi bir güzel yıkadık. Kromlara ve tiklere bekledikleri ilgiyi gösterdik. Jelkot yüzeyleri parlattık. Tuvaletlerin her sene sezon başı değişmesi gereken parçalarını değiştirdik. Kaptanı direğe çektim, O da bozuk demir fenerimizi tamir etti.
Bizim ekipte her zaman direğe çıkan Fırat, çekense ben oluyorum. O da, ben de bu durumdan hiç şikayetçi değiliz. Çünkü o yüksekleri çok seviyor, bense yüksekten korkuyorum.
…Ve aslında daha yapacak çok iş de vardı ama bir yandan da kendimizi yeniden maviliklere atmak için sabırsızlanıyorduk. O yüzden işler nasılsa bitmez diyerek çözdük palamar halatlarımızı ve arkadaşlarımızla buluşacağımız için Dirsek Bükü’ne doğru çevirdik dümeni. Hem henüz sezon tam anlamıyla başlamadığından hem de kovid yasakları sebebiyle Dirsek Bükü normal zamanlarına göre epey sakindi. Kendimize kıçtan kara olacak uygun bir alan belirleyince attık demirimizi ve güzelce bağlandık. Daha doğrusu güzelce bağlandığımızı sanmışız çünkü henüz bilmesek de önümüzde adrenalin dolu bir gece varmış…
Adrenalin Dolu Bir Dirsek Bükü Gecesi
Akşam arkadaşımızın teknesindeki yemek davetinden geç dönmüş ve tekneye gelir gelmez direkt uykuya dalmıştık. Gece üç civarlarında sancak tarafımızdan esen şiddetli rüzgarın sesiyle uyandım. Bir süre kalkıp bakayım mı yoksa boş verip yatayım mı kararsız kaldıktan sonra huzursuzluğuma yenildim ve havuzluğa doğru yöneldim. Tam o esnada yan teknenin kaptanının “Mia Mia” diye seslendiğini duydum. Eyvah dedim bir şeyler oluyor. Hemen kapıyı açtım ve havuzluğa çıktım. Yan teknenin kaptanı taradığımızı söyledi. Ben de anında Fırat’a seslendim “Fıraat tarıyormuşuz” diye. Sesime uyanan Fırat apar topar havuzluğa geldi ve birlikte ne olduğunu anlamaya çalıştık.
İlk anladığımız şey taramadığımızdı. Ama bağlandığımız kayadan sancak halatımız kurtulmuş. Fakat demirimiz sağlam tuttuğu için komşumuza yaklaşmışız. O da taradığımızı zannetmiş. İlk iş kurtulan halatı toplayıp tekneye aldık. Diğer halatı da boşladık ve komşumuza emanet ederek alargaya döndük. Ama demirimizi alargaya değil kıçtan karaya uygun bir şekilde attığımız için, içimiz rahat etsin diye ikimiz de havuzlukta oturduk sabaha kadar. O gece ay karasıydı ve gökyüzü muhteşemdi. Bu olay sayesinde gün doğumuna kadar bize yıldızlar eşlik etti. Ertesi sabah da komşumuz uyanınca ondan halatımızı aldık, demir topladık ve yeniden demir atarak kıçtan kara olduk.
Bu yazımızda okuduklarınızı, aşağıda yer alan görsele tıklayarak “Yeni Sezona Merhaba” YouTube videomuzdan izleyebilirsiniz.
Böylece 2021 sezonu hem çok güzel hem de adrenalinli bir şekilde başlamış oldu bizim için. Herkese çok güzel bir sezon dilerim. Mavi Dünya’dan sevgiler…
Yazılış Tarihi :17.06.2021
MotorBoat & Yachting Dergisi, Temmuz 2021 sayısında yayınlanmıştır.
- Sonraki yazıda; Marmaris Orman Yangını
Yeni yazılardan ve güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Facebook Sayfamızdan takip edebilirsiniz.
Teknelerde LPG Güvenliği
Teknelerde LPG Güvenliği Tekne sahibi olduktan sonra, elimizden geldiğince her konuda bilgi edinmeye ve kendimizi geliştirmeye başladık. Gerek yelken konusunda, gerek motor konusunda, gerekse de teknenin diğer teçhizatları konusunda hep bir şeyler öğrendik. Ancak teknemizin LPG güvenliği hep bir soru işaretiydi bizim için. Çünkü ne......
Uzun Bir Aradan Sonra Merhaba
Merhaba dostlar, O kadar uzun zamandır beyaz bir sayfa açıp karşısına oturmadım ki… Uzak kaldım blog yazılarından ve sizlerden. O yüzden kısa bir bilgilendirme yapmak, biraz da iç dökmek istedim. 2022 sezonu güzel bir sezondu. Tekneyle ilk defa Kaş Kekova taraflarına gittik biliyorsunuz. Videoları bu......
Tekneyle Kaş’a Gidiyoruz
2022 sezonu biraz bakım onarım işleriyle başlamış olsa da, sonunda Haziran ayının sonunda iskeleden ayrılıp güneye doğru olan seyrimize başladık. Ve tekneyle Kaş’a gidiyoruz dedik. Ama ne kadar güneye sorusunun cevabı henüz yok çünkü şu an hala Kaş’tayız. İlerleyen günler bize ne getirecek henüz bilmiyoruz.......
Tekneye Yıldırım Düşmesi
Tekneye yıldırım düşmesi hikayelerini sağdan soldan duyar, hayretler içinde dinlerdim. Bir gün bizim de başımıza gelebileceği hiç aklıma gelmemişti. Ama geçtiğimiz sezon yani 2021 yılının Ekim ayındaki bir fırtınada bizim de başımıza geldi. Bu yazıyı hazırlamamın sebebi; hem yıldırım düşmesinden etkilenen teknemizde karşılaştığımız aksaklıkları anlatmak......
No Comments