
29 May Gökova Seyri
Uzun zamandır hayalini kurduğum seyir, Gökova Seyri…
Her denizcinin özel bulduğu bir yer mutlaka vardır… Bu özel yer benim için Gökova’dır. Kendi kendimize yapacağımız bu ilk Gökova seyri, yelkenlimizle Gökova Körfezi’ne gitme ve oradaki dantel gibi işlenmiş koyları bir bir keşfetme düşüncesi taa en başından beri beni çok heyecanlandırmıştı. Bunun sebebi belki Sadun Boro’nun yaşamak için onca yer arasından Gökova’yı seçmesiydi belki de Gökova için ilk defa Knidos Burnu’nu dönecek olmamızdı, bilemiyorum…
Hisarönü’nde İlk Durak Kurucabük
Dersime güzel çalıştım ve Gökova seyri için bize güzel bir rota çıkardım. İskelemizden ayrılırken ilk durağımız Kurucabük oldu. Kısa ama keyifli bir yelken seyriyle vardık bu güzel koya. Aylardan henüz Mayıs olması sebebiyle koy bomboştu. Karaya çıkıp Aktur Tatil Sitesi’nin çam ağaçları altına konuşlanmış evleri arasında dolaştık ve gün batımının keyfini çıkardık.
Palamutbükü ve Knidos’a Uğramadık
Ertesi günkü niyetimiz Palamutbükü’ne gitmekti. Kurucabük – Palamutbükü arası yaklaşık 20 deniz mili. Hava ve deniz çok sakindi ve biz Palamutbükü’ne vardığımızda daha hiç yorulmamıştık. Bu sebeple o günkü rotayı uzatıp Knidos’a kadar gitmeye karar verdik. Palamutbükü – Knidos arası da 10 deniz mili. Yani yaklaşık 2 saatlik yolumuz daha vardı. Gayet keyifli bir şekilde sakin bir seyirle Knidos’a vardık. Baktık hala enerjimiz yerinde, e hava da çok sakin…
ilk yanlış kararımızı vererek Knidos’u o gün o saatte döndük.
Tavsiyeleri Dinlememenin Sonucu ve Aldığımız İlk Ders
Rotayı oluştururken yaptığım araştırmalar ve konuştuğum herkes akşam Knidos’ta demirlememizi ve Kos kanalındaki meşhur havadan etkilenmek istemiyorsak sabah erken saatte yola çıkmamızı öneriyordu. Ama Knidos’a kadar hatta Knidos’u dönerken bile hava o kadar sakindi ki, döndükten sonra ne kadar kötüleyebilir diye düşündük ve Knidos’a girmeyerek yola devam ettik. Knidos’tan sonraki demirleyebileceğimiz ilk koy Mersincik Koyu idi ve Knidos – Mersincik arası sadece 6.5 – 7 deniz miliydi yani sadece 1.5 saatcik daha yolumuz vardı.
Fakat durum pek umduğumuz gibi olmadı. Knidos’u döndükten sonra önce tatlı tatlı başlayan rüzgar ve dalga, birden 30 – 35 Knot’lara ve bir oradan bir buradan gelen kararsız iri dalgalara dönüştü. Ve biz full arma giderken kendimizi birden böyle bir havada buluverdik.
Yorgunluk Üstüne, Mersincik’e Kadar Zorlu Şartlarda Seyir
Bir yandan 7.5 – 8 saattir seyir halinde olmanın verdiği yorgunluk, bir yandan Knidos’u döner dönmez bu zor hava şartları ile; önce afalladık, sonra ilk iş hemen can yeleklerimizi giydik ve yelken küçülterek tramola ata ata hedefimize doğru ilerlemeye başladık. Evet biliyoruz ki ilerliyoruz ama sanki o an bir arpa boyu yol kat edemiyormuşuz gibi hissettiğimi çok net hatırlıyorum ve keşke Knidos’a girseydik diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Mersincik Limanı’nın bölgenin tek sığınılacak limanı olması dolayısıyla yer bulma umuduyla hırpalana hırpalana bir şekilde Mersincik’e vardık. Neyse ki koy yine bomboştu ve istediğimiz yere demir attık, ancak rüzgar bir türlü durmak bilmedi. Ne zaman güneş battı o zaman rüzgar da sakinlemeye başladı.
Demir Attıktan Sonra Her Şey Unutuldu
Yorgunluğumuzu üzerimizden atmamız biraz vakit aldı ama sonrasında bulunduğumuz yerin ağaçlarla kaplı, dik yamaçları olan çok güzel bir yer olduğunu fark etmeye başladık. Ve işte o an her şeye değdi. Yorgunluğu da, deli esen rüzgarı da, koca dalgaları da…
hepsini unuttuk ve an’ımıza şükrettik.
Gökova Seyri ve İlk Durak Maden Koyu
Ertesi sabah yorgunluğumuzu üzerimizden atmış bir şekilde uyandık ve Büyük Çatı’ya doğru olan seyrimize başladık. Seyrin her anı çevremizdeki dağa, taşa, denize kısaca doğanın her bir ayrıntısına hayran kalarak geçti.
25 deniz millik seyrimizin sonlarına doğru rüzgar hızını arttırmaya başladı. Aylardan henüz Mayıs ve sezon başlamamış olmasına rağmen Büyük Çatı ve Küçük Çatı koyları kalabalıktı. Balıkaşıran çok rüzgar alıyordu ve sığdı. Biz de dümenimizi Maden Koyu’na doğru kırdık. Burası diğer koylara nazaran daha tenha ve korunaklıydı. Demir atıp kıçtan koltuk aldık.
Maden Koyu’na yukarıdan bakmak …
Koyu sup’la keşfe çıkmak çok keyifliydi. Amazon’un güzel tesisine kadar azmakta kürek çektik.
Dört gün kaldığımız Maden Koyu’nda önceleri yağmur ve şimşek durmak bilmedi. Durduğunda ise keyfimize değecek yoktu. Sup’larımızla koyu keşfe çıktık. Önce Amazon Kamp’a ait plaja gidip keyif yaptık. Ardından ise azmağı takip ederek Amazon’un güzel tesisine ulaştık. Amazon’u ilk duyduğumdan beri hep bu güzel tesiste konaklamak istemiş ama hiç fırsat bulamamışımdır. Kısmet Amazon’da kalmak olmasa da, onun bulunduğu o güzel koya kendi yelkenlimizle gitmekmiş…
7 Adalar – Uzun Liman’a Aşık Olduk
Maden Koyu’nda yeterince kaldığımızı düşünüp dümenimizi 7 Adalar’a doğru çevirdik. İsteğimiz Bekar Koyu’na demirlemekti ama zaten yeterince küçük koyda başka tekneler vardı. Bu sebeple Uzun Liman’a doğru devam ettik.
Sadun Boro’nun kitabında Uzun Liman için “kayalık burunlar tarafından birbirinden ayrılmış küçük koylar” olduğu yazıyordu. Biz de bu koylardan birine demir atarak yanaştık ve kıyıdan koltuk aldık. Ah o çam ağaçlarının gölgesinde tam da Sadun Boro’nun dediği gibi “özel koyumuzda, özel yüzme havuzumuzda” geçirdiğimiz günleri unutmak mümkün mü… Ve koyun sonlarına doğru Saklı Liman olarak bilinen, sazlıklarla bezenmiş kısım. Sanırsınız pastoral bir tablonun içindesiniz. O kadar güzel, o kadar naif…
Uzun Liman’da güneşi batırmak muhteşem bir deneyimdi…
Rotamız Küfre Koyu
Uzun Liman’da geçirdiğimiz birkaç huzurlu günün ardından Küfre Koyu’na gittik. İlk defa o akşam tekne haricinde Küfre Koyu’ndaki şirin restoranda yıldızların altında yedik akşam yemeğimizi.
Küfre’deki kalışımızı kısa keserek ertesi gün seyrimize devam ettik. Yolumuz üzerinde Çanak ve Löngöz Koyları’na uğradık. Her ikisi de enfes güzellikte koylardı ancak kalabalıktı. Özellikle Löngöz’de çok fazla gulet olduğunu hatırlıyorum. Bu sebeple Değirmenbükü’ne doğru devam ederek İngiliz Limanı’na demirledik.
Küfre Koyu’nda demirledikten sonra botla karaya çıktık, koyu keşfettik ve kendimize restoranda güzel bir ziyafet çektik…
İngiliz Limanı’nda Polisli Günler
İngiliz Limanı’nda geçirdiğimiz o güzel, sakin ve huzur dolu günleri unutmak mümkün değil. Ay olmadığı bir akşam hava o derece sakindi ve koy o derece karanlıktı ki, o saatte içimde uyanan sup’la koyda gezme isteğine karşı koyamadım. Tepemdeki karanlık gökyüzünde “sen mi daha fazla parlayacaksın yoksa ben mi” dermişçesine birbiriyle yarışan yıldızlar ve onların su üstünde oynaşan yansımaları… Ve bu kapkaranlık gecede duyduğum tek ses küreğimden çıkan ses.
Bilmiyorum iyi anlatabildim mi ya da kafanızda bir sahne belirdi mi… Ama o akşam hissettiğim şey tam olarak büyülenmiş bir şekilde “bir sulu boya tablonun içinde kürek çektiğim’di”.
Gökova seyri deyince aklımda ilk beliren sahne bu oluyor şu an. Ve o büyülü anı tekrar tekrar yaşıyorum her seferinde…
İngiliz Limanı’nda kaldığımız birkaç gün boyunca tanık olduğumuz başka bir durum da; canım Okluk’ta yapılan cumhurbaşkanlığı köşkü dolayısıyla devriye gezen bir polis teknesinin her gün aynı saate İngiliz Limanı’na girip koyu teftiş etmesiydi. Biz İngiliz’den ayrıldıktan birkaç ay sonra zaten Okluk Koyu maalesef tamamen ziyarete kapatıldı…
İngiliz Limanı’nda kuş cıvıltıları eşliğinde huzurlu bir akşam üstü…
Çökertme’de İkmal
İngiliz Limanı’ndan ayrıldıktan sonra Çökertme Koyu’na gittik. Mandıra Filozofu’nun çekildiği minik koya kıçtan kara olduk ve yine sup’larımızla koyu keşfe çıktık. Bu koyda şimdilerde Sailing Kalamari Yacht Club hizmet vermek için son hazırlarını tamamlıyor. Denizci dostlarımıza yeni işlerinde bol kazanç ve mutluluklar diliyorum…
Çökertme köyünün önündeki geniş kumsalda yan yana sıralanmış restoranlar ve hediyelik eşya dükkanları var. Bu restoranlardan birinin marketinden eksiklerimizi tamamlayarak Orak Adası’na doğru seyre başladık. Orak Adası hem kalabalıkçaydı hem de o gün çok rüzgar alıyordu. Bu sebeple orada demirlemeyip Pabuç Koyu’na devam ettik.
Güzel Çökertme Koyu
Pabuç Koyu’nda Başımıza Gelenler
Pabuç Koyu’ndaki ilk gecemizde koyun doğu yakasından koltuk almıştık. O gece zaten çok esiyordu, bir de üstüne gecenin ilerleyen saatlerinde bir gulet uyarmamıza rağmen zincirimizin üstüne demir attı ve alargada kaldı. Bir de üstüne üstlük bize kızdı oraya kadar demir mi atılırmış diye… O derece esen bir havada kimseyi rahatsız etmeden attığımızın demirin hesabını sordu bize..
O demir attıktan sonra bir miktar kaydığımızı fark ettik ve o gece gözümüze hiç uyku girmedi. Ertesi sabah gulet demir alırken tabii ki bizim demirimizi de aldı. Bütün gece esen rüzgar sonucu bizim demirimizle guletin demiri karman çorman olmuş resmen arap saçına dönmüştü. Saatlerce birbirine dolanmış zincir düğümünü bozmaya uğraştılar. Uzun uğraşlar sonucu düğüm bozuldu, gulet gitti, biz de demir tazeleyip karşı kıyıya geçtik.
Pabuç Koyu’nda da birkaç gün kaldık. Suyu inanılmaz berrak, doğası güzeldi. Ama her sabah aynı saatlerde (8-9 gibi) koya inanılmaz soluğan giriyordu. O saatten sonrası ise enteresan bir şekilde sakin geçiyordu.
Pabuç Koyu’nun berrak sularında…
Seçimler Dolayısıyla Seyrimizi Kısa Kestik
24 Haziran 2018’de yapılacak olan genel seçimler olmasa, Gökova seyrimiz eminim ki daha uzun sürerdi çünkü gezip görmek istediğimiz daha çok koy vardı. Ama bizim yavaş yavaş kendi iskelemize dönüp tekneyi bırakıp, arabayla İzmir’e geçmemiz gerekiyordu. Bu sebeple Pabuç’tan aldığımız demiri, Hisarönü Körfezi’ne girdikten sonra Kargı Koyu’nda attık.
Seyrimize güçlü güney rüzgarı eşlik ediyordu o yüzden yine Knidos’a giremedik. Sanırım Knidos’a hem gidişte hem dönüşte geçerken girmeyen tek denizciler olarak tarihe geçmiş olabiliriz. Oysa Fırat da ben de Knidos’a girmeyi çok istiyorduk.
Başka bir zaman inşallah diyerek Palamutbükü’ndeki minik barınağa girmeye çalıştık ama esen güçlü rüzgarlar dolayısıyla koyda inanılmaz dalga vardı ve o dalgada zaten sığ olan barınağa girmeye cesaret edemeyip barınağın girişinden dönerek seyrimize devam etme kararı aldık.
Bir sonraki korunaklı koy ise Kargı Koyu idi. Ve esen güçlü rüzgâr eşliğinde demirimizi attık. Yine bizim için uzun bir gün olmuştu ve epey yorulmuştuk. Ertesi gün ise uzun bir aradan sonra kendi iskelemize yanaştık.
Böylece bizim için çok anlanlı ve özel olan bu Gökova seyrini mutlulukla tamamlamış olduk. Tüm seyir boyunca kedimiz Mia ile ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadık. Sıcak seyreden havalar belki biraz onu zorlamış olabilir ama bu olumsuzluğu da tatlı göbeğini açıp uyuyarak yenmeyi başardı sanıyoruz. Umarız o da bizim gibi bu sene yapacağımız seyirleri ve keşifleri sabırsızla bekliyordur…
Gökova seyrinde, Mia sıcaklarla bol bol uyuyarak başa çıktı…
Yazılış Tarihi :27.05.2019
- Bir sonraki yazıda; Ege’de Medicane
Yeni yazılardan ve güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Facebook Sayfamızdan takip edebilirsiniz.
Teknelerde LPG Güvenliği
Teknelerde LPG Güvenliği Tekne sahibi olduktan sonra, elimizden geldiğince her konuda bilgi edinmeye ve kendimizi geliştirmeye başladık. Gerek yelken konusunda, gerek motor konusunda, gerekse de teknenin diğer teçhizatları konusunda hep bir şeyler öğrendik. Ancak teknemizin LPG güvenliği hep bir soru işaretiydi bizim için. Çünkü ne......
17 Haziran, 2023Uzun Bir Aradan Sonra Merhaba
Merhaba dostlar, O kadar uzun zamandır beyaz bir sayfa açıp karşısına oturmadım ki… Uzak kaldım blog yazılarından ve sizlerden. O yüzden kısa bir bilgilendirme yapmak, biraz da iç dökmek istedim. 2022 sezonu güzel bir sezondu. Tekneyle ilk defa Kaş Kekova taraflarına gittik biliyorsunuz. Videoları bu......
26 Mart, 2023Tekneyle Kaş’a Gidiyoruz
2022 sezonu biraz bakım onarım işleriyle başlamış olsa da, sonunda Haziran ayının sonunda iskeleden ayrılıp güneye doğru olan seyrimize başladık. Ve tekneyle Kaş’a gidiyoruz dedik. Ama ne kadar güneye sorusunun cevabı henüz yok çünkü şu an hala Kaş’tayız. İlerleyen günler bize ne getirecek henüz bilmiyoruz.......
15 Temmuz, 2022Tekneye Yıldırım Düşmesi
Tekneye yıldırım düşmesi hikayelerini sağdan soldan duyar, hayretler içinde dinlerdim. Bir gün bizim de başımıza gelebileceği hiç aklıma gelmemişti. Ama geçtiğimiz sezon yani 2021 yılının Ekim ayındaki bir fırtınada bizim de başımıza geldi. Bu yazıyı hazırlamamın sebebi; hem yıldırım düşmesinden etkilenen teknemizde karşılaştığımız aksaklıkları anlatmak......
19 Mart, 2022
No Comments