Pandeminin Gölgesinde Bir Yaz

Pandeminin Gölgesinde Bir Yaz

Hani böyle bazı anlar vardır, insanın hafızasına kazınır ya; işte öyle bir an… Hava rüzgarlı, deniz dalgalı. Hisarönü’nde sevdiğimiz koylardan birinde alargadayız. Tekne dalgalarla birlikte bir yükselip bir alçalıyor. Ben teknenin kıçında tek başıma oturmuşum, ayaklarım alçalıp yükselen tekneyle birlikte bir giriyor denize, bir çıkıyor.

Güneş batmak üzere ama sıcaklığını hala sol yanağımda hissediyorum. Arka fonda çok sevdiğim bir Bob Marley şarkısı çalıyor; Sun is shining. Tam da öyle; güneş az da olsa hala parlıyor ve hava çok tatlı…

Bu anı o kadar çok bekledim ki pandemi ve evde geçirdiğimiz karantina boyunca. Şimdi doyasıya yaşıyorum o yüzden, derin derin nefesler alarak, tüm benliğimde hissederek ve şükrederek…

Karantina ve sokağa çıkma yasaklarında tekneden uzakta olmak ile ilgili yazım için buraya tıklayabilirsiniz.

Şikayet etmek yerine şükretmek…

Şikayet etmek yerine şükretmek… Aslında ne kadar normal geliyor kulağa, sanki her gün bir şeylere şükrediyormuşuz gibi. Ama düşünsenize bir kere; en son ne için ne zaman şükrettiniz? Sahip olduklarımız yerine olmadıklarımıza odaklanmaya alışmışız bir kere… Neden onda var da bende yok? Neden o yapıyor da ben yapamıyorum? Peki ya sende olanlar, senin yapabildiklerin? Hiç mi kıymeti yok senin için?

İnsan değişir mi bu yaştan sonra demeyin. Hepimiz, her gün, her an değişiyoruz, büyüyoruz, evriliyoruz… Ben bu değişimde sahip olmadıklarıma değil, sahip olduklarıma odaklanmayı seçiyorum.

Mesela şu an bu satırları yazarken sahip olduğum sağlığıma, her zaman yanımda olan eşime, yeni maceralar yaşadığım ve yeni yerler keşfettiğim yüzen evime, teknemle birlikte bulunduğum bu güzel koya; ve daha nicelerine…

Sailing Mia ekipÇok şükür sağlığa, sevgiye, hayata ve şu ana…

Kalabalıklardan Uzakta Kısa Kısa 2020 Sezonu 

2020 sezonunun önceki sezonlardan en büyük farkı her anı daha farkında olarak yaşamam ve yaşadığım her ana şükretmem oldu. Ama bunun haricinde de pandemi dolayısıyla kalabalıklardan mümkün olduğunca uzak ama bir o kadar da güzel ve huzurlu bir sezon oldu, hala da oluyor. Kalabalıklardan uzaktan kastım; tekne trafiği yoğun olduğunu bildiğimiz koylara gitmemek, restoran ve diğer kalabalık mekanlardan olabildiğince uzak kalmak yönünde oldu. Özellikle 2020 sezonu Yunanistan sınırlarını Türkiye’ye açmadığı için her yer önceki yıllara göre inanılmaz derecede daha kalabalıktı. Örneğin geçtiğimiz sezonlarda sıklıkla gittiğimiz Selimiye’ye bu sezon sadece bir kere gittik. O da alışveriş yapmamız ve iskeleye yanaşıp su depomuzu doldurmamız gerektiği için. Yine yoğun sezonda çok kalabalık olan Dirsek Bükü’neyse bu sezon hiç gitmedik. Onun yerine tekne trafiği daha tenha koylarda demirlemeyi tercih ettik. Sonbahar etkisini iyice hissettirip körfezdeki tekne sayısı azalmaya başlayınca bu özlediğimiz koylarla bol bol hasret gidereceğiz nasılsa…

İki Tekne Hisarönü, Yeşilova ve Gökova Günlerimiz

Temmuz başı gibi İzmir’den arkadaşlarımız yanımıza geldi ve iki ay boyunca iki tekne birlikte çok güzel gezdik, bir sürü güzel anı biriktirdik. Beraber Hisarönü’nde bolca vakit geçirdik. Söğüt ve Bozburun taraflarına güzel seyirler yaptık. Gökova’ya gittik, Knidos’ta demirledik. Gökova’da daha önceki gidişimizden farklı olarak bu sefer yalnız olmadığımız için arkadaşlarımızla birlikte olmanın ve hayatı paylaşmanın verdiği mutluluk bir başkaydı. Birlikte yeni koylar keşfettik, turkuaz suların keyfini çıkardık. Cırcır böceklerinin sesiyle uyanıp, geceleri yıldızların altında uyuduk. …

Kocabahçe KoyuArkadaşlarımızla birlikte dışarıda yemek yediğimiz az sayıdaki ama çok keyifli akşamlardan biri…

Daha önceki Gökova’ya gidişimizden farklı olarak bu sefer gece Knidos’ta demirledik ve sabahın ilk ışıklarıyla birlikte demir aldık. Bu sayede denizin sakin olduğu saatlerde döndük Knidos burnunu ve önceki gibi dayak yemedik bu sefer : ) Dönerken de bir gece Mersincik Koyu’nda demirlediğimiz için Knidos’u günün ilk ışıklarında döndük. Yine nispeten sakin bir seyirdi. Ben genelde gün doğumlarını kaçırdığım için bu seyirlerden özellikle keyif aldım. O sessizlik, huzur, tüm gün bizi ısıtacak olan güneşin doğumuna tanıklık etmek… Muhteşem anlardı.

Armonika Koyu’nda komşuluğun kıymetine, Yedi Adalar’da gün batımının keyfine, Karacasöğüt’te köy ortamının samimiyetine, Akbük’te ise o güzel dallarını turkuaz denize doğru sarkıtmış yemyeşil çam ağaçlarının naifliğine tanık olduk. Ve Gökova’ya bir kere daha aşık olduk. İnsan bu coğrafyada ya şair olur ya ressam… O kadar güzel, o kadar huzurlu ki hissettiklerimi anlatabilmek için doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyorum çoğu zaman.

Fırat’la sup yaparken keşfettiğimiz koyda denize uzanan çam ağacının gölgesinde biraz soluklanırken…

… Ve Knidos’un Büyüsüne Kapılmak…

Gökova seyri öncesi bir gece Knidos’ta demirledik. Daha önce Knidos’tan geçmiş ama koyun içine girmemiş, bu eşsiz limanda demirlememiştik. Demek ki doğru zaman bu zamanmış ve bu doğru zamanda bu tarihi topraklarda dolaşırken hissetmem gerekenler varmış…

Belki de bir antik şehir insanda bu kadar farklı hislere sebep olmamalı. Bu büyülü yerde yaşamış olan medeniyetleri düşünmek, onların bastığı toprağa basmak, aynı gün batımını izleyip belki de aynı hayalleri kurmak… Hayalle gerçek, geçmişle gelecek, gündüzle gece, hayatla ölüm… Biri diğerinden ayrı var olamıyor ki… Hepsi iç içe, harmoni içinde… Belki de bunu gerçekten kabul ettiğimizde, ancak o zaman hayatımızda dengeyi bulabiliyoruz.

Sadece bir antik şehirde dolaşacağımı sanmıştım Knidos’a gelirken ama kafamda yeşeren tüm bu düşünceler beni alıp bambaşka yerlere götürdü… Daha önce çok antik şehir gezmiş ama hiçbirinde Knidos’un bana hissettirdiklerini hissetmemiştim. Belki buraya tekneyle gelmiş olmak, o tarihi limanda demirlemiş olmaktı bana bunları hissettiren. Denizde olmanın hissiyatı çok başka ne de olsa…

Knidos günbatımıKnidos’ta efsane bir gün batımına tanık olduk.

ADYK – 30 Ağustos Zafer Bayramı Etkinlikleri 

30 Ağustos’ta ADYK‘nın Kurucabük – Aktur koyunda düzenlediği denizdeki korteje katıldık. Önce biraz kararsız kalmıştık pandemik bir ortamda öyle bir kalabalığın içine girip girmemek konusunda ama sonradan iyi ki gitmişiz dedik. Herkes kendi teknesinde olduğu için zaten, sadece brifing verileceği zaman toplanıldı. Ama onda da tüm önlemler alınmıştı ve sadece kaptanların katılımına izin verildi.

Katılan tüm teknelere bayrak ve flamalar dağıtıldı. Tüm tekneler bayramlıklarını kuşanmış bir şekilde, 30 Ağustos sabahı Aktur büyük koydan küçük koya gidildi. İnanılmaz bir manzaraydı. Pandemi dolayısıyla karadaki 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinlikleri yasaklanmışken, biz gözlerimiz dola dola “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diye bağırdık… Çok duygusal anlardı…

ADYK 30 Ağustos ADYK tarafından düzenlenen 3o Ağustos Zafer Bayramı Korteji

2020 Sezonuna Buzdolabı Problemlerimiz Damga Vurdu…

Teknede bizi en çok uğraştıran konu bu sene buzdolabımız oldu. Kapsamlı bakım ve onarım yapmamıza rağmen de kendine pek gelmedi. Arızanın kaynağını ve uyguladığımız çözüm yollarını bir sonraki yazıda daha detaylı olarak paylaşacağım için şimdi uzun uzun yazmıyorum.

Teknede Lüküs Hayat; Buz Yapma Makinesi & Şarjlı El Süpürgesi

Bu sene teknede buzdolabımızın ikinci ünitesini buzluk yerine buzdolabı olarak çalıştırmaya başladık ve bu sebeple teknedeki herhalde en büyük lüksümüz olan buzdan da vazgeçmiş olduk. Fakat sonra buzun yokluğunu hissetmeye başladık. Uzun araştırmalar sonrasında tekneye bir buz yapma makinesi aldık. Buz yapma makinesi nden çok memnun kaldığımız için, sizinle de paylaşmak istiyorum.

Dijitsu marka buz yapma makinesi 220V ile çalışıyor. Teknede hem jeneratör hem invertör olduğu için bizim için mantıklı bir tercih oldu.

buz yapma makinesi

Buz yapma makinesi için buraya tıklayınız…

Dolabın ikinci ünitesini buzluk yerine duzdolabı olarak kullnanmaya başladığımızdan beri de enerji fazlamız var. (güneş panellerimiz sayesinde kendi enerjimizi kendimiz üretiyoruz ve hatta bu yaz ürettiğimizin hepsini harcayamıyoruz) Bu sebeple buz yapma makinesini invertör ile 2 saat kadar çalıştırıp büyük bir kase dolusu buz sahibi oluyoruz. Yaptığımız buzları termosa dolduruyoruz, termosu da buzdolabında muhafaza ediyoruz. Sonra da akşam Fırat Kaptan yaptığımız buzlarla bize çok güzel kokteyller hazırlıyor.

Işte böyle, basit buzlu bir kokteylden mutlu olabilmek harika bir duygu…

Şarjlı el süpürgesi ise özellikle benim için çok faydalı oldu. Çünkü malum teknede kedimizle birlikte yaşıyoruz ve etrafa tüyleri ve kumları saçılıyor. Şarjlı el süpürgesi öncesi gün aşırı mini faraş ve fırça ile yaptığım temizliği artık daha konforlu bir şekilde yapıyorum. Şarjı da epey iyi gidiyor.

Şarjlı el süpürgesi için buraya tıklayınız…

Sezon Daha Bitmedi…

Evet, ben böyle sanki sezon bitmiş de, güzel bir sezonun ardından hissettiklerimi yazıyormuşum gibi oldu ama Eylül’ün sonuna yaklaştığımız şu günlerde sezon henüz  bizim için bitmiş değil. Tam tersine mevsimin en sevdiğimiz zamanları geldi; kalabalıkların azaldığı, koyların keyfini neredeyse tek başımıza çıkardığımız “Sarı yaz” zamanı… Bakalım bizi daha ne maceralar bekliyor sezonun kalan günlerinde…

Herkese sağlıklı ve huzurlu bir sonbahar dilerim.

 

Yazılış Tarihi : 22.09.2020

 

 

 

Yeni yazılardan ve güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Facebook Sayfamızdan takip edebilirsiniz.

Sailing Mia'yı Facebook'ta takip et

facebook.com/sailingmia

 

  • Teknelerde LPG Güvenliği Tekne sahibi olduktan sonra, elimizden geldiğince her konuda bilgi edinmeye ve kendimizi geliştirmeye başladık. Gerek yelken konusunda, gerek motor konusunda, gerekse de teknenin diğer teçhizatları konusunda hep bir şeyler öğrendik. Ancak teknemizin LPG güvenliği hep bir soru işaretiydi bizim için. Çünkü ne......

  • Merhaba dostlar, O kadar uzun zamandır beyaz bir sayfa açıp karşısına oturmadım ki… Uzak kaldım blog yazılarından ve sizlerden. O yüzden kısa bir bilgilendirme yapmak, biraz da iç dökmek istedim. 2022 sezonu güzel bir sezondu. Tekneyle ilk defa Kaş Kekova taraflarına gittik biliyorsunuz. Videoları bu......

  • 2022 sezonu biraz bakım onarım işleriyle başlamış olsa da, sonunda Haziran ayının sonunda iskeleden ayrılıp güneye doğru olan seyrimize başladık. Ve tekneyle Kaş’a gidiyoruz dedik. Ama ne kadar güneye sorusunun cevabı henüz yok çünkü şu an hala Kaş’tayız. İlerleyen günler bize ne getirecek henüz bilmiyoruz.......

  • Tekneye yıldırım düşmesi hikayelerini sağdan soldan duyar, hayretler içinde dinlerdim. Bir gün bizim de başımıza gelebileceği hiç aklıma gelmemişti. Ama geçtiğimiz sezon yani 2021 yılının Ekim ayındaki bir fırtınada bizim de başımıza geldi. Bu yazıyı hazırlamamın sebebi; hem yıldırım düşmesinden etkilenen teknemizde karşılaştığımız aksaklıkları anlatmak......

2 Comments
  • Görkem Yüksel
    Posted at 17:22h, 27 Eylül Yanıtla

    Paylaştığınız değerli duygular ve bilgiler için teşekkürler. Ben de bir yelkenci olarak pruvanız neta olsun diyorum 🙂

Post A Comment